28 Kasım 2011 Pazartesi

Bugün, Cok giyildim çok pot yaptim

Kısaca bahsetmek gerekirse bugünle ilgili dikiş makinesinin ipliklerini değiştirmeyi öğrenmek gibi tum gün süreceğini sandığım bir programım vardı. Hatta bu uğurda Derya baykal izleyebilir telefonla canlı bağlanıp online yardım almayı bile göze alabilecekken internetsiz adım atamayan zeki Kocinin 2 pirk pirk nette artmasıyla lacheen olarak bildigim sevgili Laçin tenel'in uzman tv de harika anlatımı videolariyla işi çözdüm sevgili Laçin sayesinde iplikleri değiştirebildim hemde kolayca.

Lakin dun aksam bu işlerle uğraşırken aklıma 2 hafta once sozlestigimiz temizliğe gelen ablamız geldi. Bizim abla ile ilgili söyle bir sorunumuz var mesela biz onu temizliğe alamıyoruz hem fiilen hem zikren. Ancak o gecen temizliğin uzerinden yeterli süre geçtiğine ikna olurda programına uydurabilirse bize kendisi geliyor. Mesela bana Aralık ayı icin 25 hangi güne geliyorsa bak ona göre ararsın beni dedi. Öyle serseri ruhlu bir abla iste. Bu hafta icin bu gunu uygun gormuş benim dinlenirim dediğim gün olan pazartesilerimden birinde 8 de zirrrrr. Rahatça girdi Aydini işe yolladı beni markete eksik almaya gönderdi

"O odaya geç, kediyi kapat ay bana ters ters bakiyo bu hayvan, nerde gecen buraya koyduğum havlular? Cam silin bitiyo ha" ile gecen yorucu bir gunün sonunda bir de cok affedersin deliler zikmiş gibi pazi sarması yapasim tuttu mü?

Sonuç olarak geberiyorum okur benim icin hafta başı yarın başlayacak.

Zaten dun gece de gayet kötü gecti her seferinde okumayacagim şu korkunç kitapları desem de merak kötü bişe iste

Ölü Ruhlar Ormanı isimli dunyanın en alakasız kitabını şükür ki dun gece bitirdim. Kitaba direkt bir lafım yok efendim. Avrupa'dan Güney Amerika'nın en balta girmemiş ormanlarına kadar ruh hastası bir katilin pesinde nefes nefese koştuk ama kitap nerdeyse 500 sayfa katil kim diye meraktan geberirken manes ormanının kan içen kurtçuklarini 2 sayfa boyunca okumak benim gibi kurtçuklu bir bünyeyi hafif yordu.

Neyse ki iflah olmaz bir ikizler olduğumdan aynı anda 3 kitap birden okurum. Geçen kipanin 5 tl reyonundan aldığım kafa dagitmalik Ejderha Cadı kitabıma birazdan başlayıp kafa dagitabilirim. Çerez gibi görünüyor.

Onun yanında başladığım Bilge Karasu - Göçmüş Kediler Bahçesi var ki of of

Bu taktikle Bilge karasu okurken dağılırsanız kafa toplamak için çerez kitapların kucağına atilabilirsiniz böylece bir günde okuduğunuz sayfa sayısını 2 ye katlar hemde beyninizin farklı kısımlarına hitap edebilirsiniz yada ben maymun iştahlinin tekeyim dötümden uyduruyorum şu an

Dun gece izlediğimiz "vicky cristina barselona" filmi ise gercekten hoş bir filmdi ana fikri nasıl heyecanlara atılırsan atıl hic bir şey romantik komedilerdeki gibi değildir olan filmin görüntüleri harikaydi fotoğrafik açıdan mükemmel görüntüler içeriyordu altın oran, 1/3 kuralı her sahnede harikalar yaratmıştı hatta oyuncuların kiyafetlerindeki tonlar sokak taşlariyla bile uyumluydu. Bence bir de bu gözle izleyin eğer izlediyseniz kesinlikle değer

Benden bu kadar canlar cok yorgun ve dalgın olan asli kişisi koltukta uyuklamanin çılgın cazibesine kapılmış durumda. Esen kalın efem


27 Kasım 2011 Pazar

Genel Gecer

Bir hafta sonunu daha geride bırakırken türlü acayipliklerle yine karşınizdayim.
Bu haftasonu her evli çiftin vazgeçilmezi olan İKEA nin kapılarını arsinlamakla mesgulduk.. Cumartesi gunü sevgili kocimin dötunde donu kalmaması vesilesi ile Calvin Klein dahil gezmedik dükkan birakmadik. Aradigimiz alt tarafı masum bir kot pantolon da olsa oğlak burcu memnuniyetsiz kociyi memnun etmek oldukça zordu. Zara su bu derken aksamın kor saatinde Koton dan oldu dedigi 2 pantolonu alıp kasaya uzaklaşmam 2 sn icinde oldu kasa sırası beklerken su aşağıda gormuş olduğunuz deli bohçası kivamindaki kolye %50 indirimle benim oldu. Size söylüyorum bebeler Forum Bornova koton da aksesuarlarda indirim var.

Neyse bu giriş gecen hafta sonunun girişiydi az eskidigi icin Koton da neler donüyor su an bilmiyorum

Bu haftanın olayı ise Kocinin hediyesi ipad2 oldu az öğrenmekte zorlansam da gayet hoş bir alet amacımız iPhone gibi sürekli online kalmaktan cok is görüşmelerine gittiğimde islerimi kolayca göstermek oldugundan iPad daha mantıklı geldi

Su an bu postu kendisinden girmekteyim lakin blogger app si iPhone icin oldugundan pek mutlu degilim wordpress app si cok sukela yalnız tnı bloğuda wordpress e taşımam yakındır lakin tasına tasına 5 izleyicim kaldı cok mutsuzum lütfen okuyucu beni esine dostuna onermekten cekinme :)

Neyse yavrularım yarın cok daha detaylı bir post ile karşınızda olacağım su an 2 haftadır sürmekte olan dikiş projeme donüyorum sonuclarını yarın paylaşacağım esen kalın efem

15 Kasım 2011 Salı

Hairy Crab




Hafta sonu yine olmayacak bir şey yaptım ve BBC HD izledim.. Bu kanalı aldığımızdan beri rüyalarım bile değişti.. Benim gibi """yemek için yaşayan""" bir bünyeye bile çok fazla geldi azizim..

Önce ilk aldığımızda Rick Stein'in Dünya turları, Asya ve Akdeniz bizi tüm pazar günü 8 saat ekrana kitledi.. Şaka yapmıyorum sadece su içebildik aralarda.. Oradaki tariflere ve bilgilere sonra değinirim.. Bu hafta izlediğimiz Lonely Planet: Best in China Tabi ki Çin yemekleri ile ilgili harika bölümler vardı..

En çok ilgimi çeken Hairy Crab : saçlı yengeç gibi düşünülse de tüylü yengeç.. Çinde çok tüketilen nispeten pahallı geleneksel bir yemek.. Hatta bu yengeçleri yemek için 8 parçalık özel yemek setleri bile varmış bu çekik gözlerin evlerinde.


Bu arkadaşlar bambu filizlerine sarılı şekilde paket edilip semt pazarlarında satılıyormuş.. Sonrasında bambudan haşlama sepetleri var (suşi pirincinin haşlandığı sepetler) onlarda haşlayıp afiyetle yiyorlar.. Erkeklerin bacaklarında tüyleri var ve karınlarındaki beyaz bölgelerde noktaları varmış.. Dişi olanlar ise daha tüysüz ve noktasız ama içlerinde harika havyarlar barındıran cinste mahlukatlarmış..

Yengeç ve çeşitli deniz kabuklularını, yumuşakçalarını yemeye bayılırım.. Lakin bizim denizlerimiz Uzakdoğu'ya oranla soğuk olduğundan bizim balıklarımız lezzetli deniz kabuklumuz azdır.. Çekik gözlerin ise balıkları hayli tatsız lakin deniz kabukluları çeşit çeşit ve harikadır..


Biz balığı kültür olarak sosla yemeye alışkın değilizdir.. Çünkü bizim balıklarımız zaten lezzetlidir.. Asya ve güneyde ise çeşitli soslar türetmişleridir ki temel besin maddeleri olan balığı lezzetlendirebilmek için..


Aydınla en büyük arzumuz Rick Stein gibi gastronomik Dünya turları.. Beni Parisin aşk kokan sokaklarındansa Fransanın güneyindeki yerel şarap bağları ve köy yemekleri daha fazla çekiyor mesela..Asya da ise ilk gideceğim yerler yerel ayak üstü atıştırmalıkların olduğu gece pazarları.. Önümüze akrep, horoz ibiği, tavuk ayağı çorbası dahil ne çıkarsa yemeye ve Dünyanın her lezzetini tatmaya hazırız..

Yaşamak için yemek mi? Yemek için yaşamak mı ?





14 Kasım 2011 Pazartesi

Uzakdoğu Usulü Kış Garnitürü


Bu tarifi ayrı bir postta yazmak istedim ki unutmamak için çünkü inanılmaz beğendik..Evdeki kokulara dayanmanın çok zor olacağı ama bir o kadar kolay bir tarif.. Siz de benim gibi uzakdoğu esintilerine hayransanız çok çok beğeneceğiniz çok hafif bir kış garnitürü..

Malzemeler:
Kök sebzeler
2 patates
2 büyük havuç
2 ince pırasa
2 biber
4 iri diş sarımsak
fındık büyüklüğünde taze zencefil
soya sosu

Yağlı kağıt serdiğimiz tepsimizi bir kenarda hazır tutuyoruz, bir kap içerisine soyulmuş ve aynı büyüklükte doğranmış sebzelerimizi biberler hariç alıyoruz.. Sarımsaklarımızı soymadan kabuğuyla üzerilerine tek darbe vurarak btün olarak kaba atıyoruz..3 yemek kaşığı zeytinyağı, deniz tuzu ve pul biber ile karıştıyoruz.. Pırasaların yeşil kısımlarını doğramıyoruz ama atmıyoruz da..

Yağlı kağıdın üzerine hepsi tek sıra olacak üst üste gelmeyecek şekilde seriyoruz.. Fırının en üst gözüne en yüksek derecede fırınlıyoruz.. Benim fırınımda bunun için özel bir program var sadece kaşar eritmek tatlıların üzerini karamelize etmek gibi şeyler için kullanılan böyle bir program yoksa kuvvetli bir ısı verecek herhangi bir program da iş görür..

Sebzeler yumuşayıncaya kadar ara ara karıştıyoruz ve bu esnada pırasaların yeşil kısımlarını tütün kıyımı dediğimiz cinsten ince ince kıyıyoruz, zencefili rendeliyoruz.. İstediğimiz kadar soya sosunun içerisine atıp bekletiyoruz.. Biberleri sebzeleri karıtırdığımız kapta kalan yağ ile karıştıyoruz.. Kök sebzelerin yumuşamasıyla onları da tepsiye ekliyoruz.. Üzerleri kızarıncaya kadar fırında tutuyoruz almadan önce soya sosu ile pırasa yapraklarını ekleyip kokuları çıkınca tepsiyi fırından alıyoruz.. Benim ölçümle toplamda 25 dk tuttu.. Biberleri sonradan eklememizin sebebi çabuk piştikleri için patateslerle beraber yanmamaları.. Sarımsakları kabuklu koymamızın nedeni ise ne kadar pişerlerse pişsinler acılıkları vermemeleri..

Sarımsaklar ve pırasadan çıkan kokuya bayılacaksınız.. Uzakdoğuda taze soğan çok kullanılır ama pişirmeye dayanıklı olduğu için ben pırasa kullandım hiç pişman olmadım..

Bon Appétit

Tatlı tatil


Selam,

Elimden geldiği kadar sık post gireceğim demiştim.. Bu kadar geliyor şimdilik..

Boya badana macerası kaldığım yerden devam etti.. Arkadaşlar siz siz olun boyacının söylediğinden bir damla fazla su koymayın o boyanın içine yoksa benim gibi uğraşır durursunuz..Neyse ki çabuk uyandım mevzuya renkli kısma geldiğimde 2.5 kg boyaya 2 sb su ekledim.. İlk katta bile kapattı rengi 2. katı da artislik olsun diye sürüverdim.. Harika oldu..
Demek k neymiş canımız istediğinde kendi evimizin duva
rlarına çiçek böcek bilimum mahlukat çizip istediğimiz abuk şeyi asıp sonrra renk bile değiştirebilecek kapasitedeymişiz.. Negzel ..


Odayla ilgili diy proceler kafamda uçuşup duruyore.. Ama kendimi tanıdığımdan bunlardan toplasan 2 tanesini becerebileceğim için soğukkanlı davranıp yapılabilecek en mantıklısını seçmeye çalışıyorum.. Çok yetenekli blogger bacılar buldum ama hepsi gavurland'ten zira bizdeki blogger kafasını anlayabilmiş değilim.. Sanırım ne kadar şukela blogger hatun varsa izliyorum yaptıklarına hayran oluyorum.. Mesela Hesionka izlediklerim arasın
da bayıldığım hatunlardan.. Çok zevkli ve tarz..Ama ola ki bloglarda bir şey arayım karşıma çıkan görseller Sevim Hanım teyzenin çeyizinden nadide parçalar kıvamında.. Ne kadar zevksiz şey var hepsini yapmış bizim Türkler.. Gururlanmadım desem yalan olmaz..



foreksampıl olayı 2 foto ile açıklayayım annem..

Dekupaj diyince;





Resimdeki Türk'ü bulunuz..


Dekupaj yazıp bir googlasanız ne tepsiler ne iğrenç peçeteden kutular çıkıy
or.. Neyse,



Misal bu duvar tumblr fotoğrafı değil, littlemissmomma ablamızın halis mulis el emeği.. Nasıl ışıklı bir ev nasıl zevkli ve sade bir oturma odası kıskanmamak mümkün değil.. "Home rules" tabloları dekupaj ile yapılabilir türden.. O silüetler kesebilen printer benzeri bir alet kullanarak yapıyor sanırım.. O aletten biz ne kadar aradıysak bulamadık..


Gelelim TR sınırlarına ve kendimize,

Bu haftasonu ve bayram tatili arada 2 gün çalışmayı saymayarak gayet keyifli geçti.. Çanakkaleye gidemediğimiz için biraz hüzünlüydük.. Perşembe ve Cuma kocim çalışırken Cumartesi benim yine çekimim vardı.. Bu soğukta açık alanda gelinimiz bolca üşüse de yine çok hoş ve eğlenceli bir çekim oldu.. İşimi çok sevdiğimi söylemiş miydim?


Bayram tatilinde sıcacık evimizde dizi izleyip akşamları şarap lüpletmekle geçti. Sanırım kilo aldım yine.. Ama son zamanlarda geçirdiğimiz zor dönemlerden sonra ikimize de çok çok iyi geldi.. Yeniden normale dönmek ve hastane günlerini şimdilik de olsa geride bırakmak çok güzel..

O gecelerden birinde TV karşısında götürdüğümüz karidesli makarna.. Yapılışı çok çok kolay karidesleri ayıklıyorsunuz.. Suyu kaynatıyorsunuz.. Karidesler pembe renk alana kadar suda haşlıyorsunuz rengin dönmesiyle beraber çıkarıp soğuk suda şokluyorsunuz.. Karides sotelerken bile 2 dk da pişer ne kadar uzun pişirirseniz o kadar lastik gibi olur.. Giritli dedemin tabiriyle ateşe göstereceksiniz çekeceksiniz.. Sonra hazır Thousand Island Dressing yani Thousand Island (bin adalar) sosunu alıyorsunuz içerisine kıyılmış maydonoz, taze kıyılmış kişniş, ve kornişon turşu doğrayıp harmanlıyorsunuz al dante pişmiş penne üzerinde servis ediyorsunuz.. Biz sofra şarabı tabir edilen orta kalite sek bir beyaz şarap içtik yanında..

Bu post sağlam oldu bir tarifim daha var onu ayrı bir postta anlatırım.. Yemek tarifi vermeyi çeşitli alanlarda çok istemiştim ama gönlümce yemek fotoğrafı çekmek için çok ekmek yemem gerektiğini anlayınca basit postlar halinde geçiştireceğim tariflerimi..



2 Kasım 2011 Çarşamba

Boya Badana


Evlenirken evin yatak odasının bir duvarını mor boyamak istemiştim.. Herkesin karşı çıkmasına rağmen boyadık.. Ahududu gibi koyu bir mor.. Yatak odasında depresyon çağırır ışık lazım diye direndi herkes oysa mor bana hep enerji verir.. Ama o kadar koyu ve parlak bir mora dekorasyon uydurmak zor oldu..

Dün BauMax'taydık.. O ton mu ay bir koyusu mu bir açığı daha iyi mi derken kendi rengimizi 2 dk da yaptırdık.. Şimdi odayı beyaz ve mavimsi gri boyuyorum.. İlk kat bitti şimdiden aydınlandı.. Bakalım nasıl olacak.. Boya işi zormuş.. Hele rulayla her yere sıçrattım ama tüm yeri naylonla kaplamıştım şuan sorun yok.. Yorulmadım da şimdilik eğer aklınızda varsa ve cesaretiniz yoksa hiç düşünmeyin derim ne kadar bozabilirsiniz ki :)..

Elim değmişken yatak başlığımız vardı siyah ve deriden.. Onu söküp attım.. Siyah birşey yatak odasında beni cidden boğdu.. Oraya çok güzel mavi 3 lü tablolar aldım.. Bir süre yatak başı kullanmayacağım.. Aslında ne kadar sıkıcı bir şey gereksiz.. Kraliyet ailesinden miyiz biz ya ne öle koca koca başlıklar mis gibi dayarım yastığımı duvara kitabımı okurum..

Daha ayaklı abajurlar var siyah, onlarada yağlı boya aldım onlar da beyaza dönüşecek..

bitince fotoğraf koyarım..